Eskişehir'in en eski yerleşim yeridir. 2012 yılında UNESCO'nun Dünya Mirası listesine alınmıştır.
Osmanlı Döneminden kalma tarihi evlerdir. Evliya Çelebi'nin dahi övgüyle bahsettiği tarihi evlerdir. Evler belediye tarafından restore edilmiştir. Burada gezerken havanın tarih koktuğuna şahit olabilirsiniz. Odunpazarı Evlerini gezin ve bu havayı sizde soluyun. :)
Evlerin bir kısmı hala yerleşim yeri olarak kullanılıyor, fakat artık çok fazla yaşayan birileri kalmamış. Evler daha çok otel, konak, dükkan, müze şeklinde kullanılıyor. Evler eskiden bugüne kadar gelebilmiş nadir yapılardır. Belediye restorasyon çalışmaları yaptıktan sonra turizme açılmış ve Eskişehir'in ekonomisine büyük bir katkıda bulunmuştur. Turlarla gelenler, özel kişisel olarak gezmeye gelenlerin mutlaka uğrak yeridir. Bölgenin Odunpazarı olmasının nedeni ise, eski zamanlarda oradaki köylülerin topladığı odunları orada bulunan Yediler Parkında satmasıdır. Bu yüzden buraya Odunpazarı adı verilmiştir. Ayrıca yine burası da yeni evlenecek çiftlerin fotoğraf çekimleri için geldikleri yerlerden biridir. Evlenen her çiftin mutlaka burada çekilmiş bir fotoğrafı vardır.
- KURŞUNLU CAMİİ VE KÜLLİYESİ :)
1525 yılında Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. O yıldan beri sadece ibadet yeri olarak hizmet vermiştir. Daha sonradan turizme açılmıştır. Tabii halen dini hizmet vermeye devam ediyor. Cami bölümlere ayrılmıştır. Bunlar; İmaret, Aşevi, Kervansaray, Şadırvan, Cami, Sıbyan Mektebi, Medrese (Mevlevihane) ve Tabhane İlkokul da çok iyi hatırlıyorum. Öğretmenimiz bu camiyi gezdirmeye getirmişti. O zaman bile camiye hayran hayran bakmıştım. :) En çok şaşırdığım nokta ise caminin kubbesinin kurşunla kaplı olmasıydı. İlk yapıldığın da kurşunlar eritilip kubbesini yapmışlar. Tebrik ediyorum. Kurşunlu Camii Odunpazarı'nın merkezi gibi bir yerdir. Yani Kurşunlu Camii'yi bulursanız istediğiniz her yeri bulmak daha da kolaylaşır sizin için. :)
- LÜLETAŞI MÜZESİ :)
Daha önceki yazılarımdan birinde lületaşından bahsetmiştim. Tekrar kısaca bahsetmek gerekirse, lületaşı sadece Eskişehir'de çıkan, deniz köpüğü olarak da geçen yumuşak bir taşır ve ustalar bu taşları elleriyle ince ince işlerler. Türkiye'de sadece Eskişehir'de bulunan bir müzedir ve 2008 yılında hizmete açılmıştır. Bu müzede de ustaların yaptığı nadir eserleri bulmak mümkün. Çok büyük bir müze değil açıkçası fakat hazır olun içerisinde bir sürü eserle karşılaşacaksınız. :) Müze de çok güzel sanat eserleri bulunuyor. Bazıları var özellikle insanı görünce resmen gülümsetiyor. Ustalar o derece duygularını taşlara yansıtmışlar. :)
- ÇAĞDAŞ CAM SANATLARI MÜZESİ :)
2007 yılında hizmete açılmış olup, müzenin yapımı için, üç tane tarihi evi restore edip birleştirmişler. Camla yapılmış en nadide eserleri burada burada bulabilirsiniz. Müzenin içerisinde bulunan eserlerin bazıları sürekli değişir ve yerine yenileri gelir. İçerisi aşırı büyük değildir, fakat bir müzeye oranla oldukça büyük.
Ayrıca müze de sadece cam sanatları sergilenmez aynı zamanda eski kadınların kıyafetleri de orada sergilenir. Bir Eskişehirli olarak buraya kaç kere gittiğimi unuttum. Okul da dersten çıkınca buraya gelirdik ve inanır mısınız her geldiğimizde farklı eserlerle karşılaşıyorduk. :)
- ESKİŞEHİR BALMUMU MÜZESİ :)
Mutlaka herkesin gezmesi gereken bir yer. Yaşlısından gencine kadar herkesin gezip görmesi gereken bir müze. 2013 yılında Belediye Başkanımız Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in Eskişehir'imize kazandırdığı en güzel müzelerden biri. Türkiye'de balmumu müzesi olarak ilk örnek Eskişehir'de açılmıştır. Müze içerisin de bulunan tüm heykeller Büyükerşen'e aittir. Yılmaz Büyükerşen, heykelleri yapmak için uzun bir yılını harcamış ve sonunda yaptığı tüm heykelleri müzeye bağışlayarak, bu müzeyi açmış. Müzeye ilk girdiğiniz de sizi Osmanlı Padişahları, eşleri, Atatürk ve Atatürk'ün silah arkadaşları karşılıyor. Müze içerisin de dünya liderleri, Türk siyasi dünyasından isimlerin heykelleri, dünyaca ünlü sanatçılar ve kendi ülkemizdeki ünlü isimlerin, Eskişehirspor'un efsane oyuncularının heykelleri bulunuyor. Daha çok isim sayarım fakat hepsini buradan yazmam biraz vakit alabilir. Çünkü müze de 160'dan fazla heykel bulunuyor. Benim buradan söylemem yetmez. Mutlaka sizin de oraya gidip bu heykelleri görmeniz lazım. :)
Tabii ki de Yılmaz Büyükerşen kendi heykelini yapmayı da unutmamış. :) Müzenin tam çıkışına doğru Yılmaz Büyükerşen'in iki tane heykeli bulunuyor. Bu bölüm de Büyükerşen'in aldığı ödüller, balmumu heykellerini nasıl yaptığını anlatan fotoğraflar ve çeşitli hediyelik eşyalar bulunuyor ve tam çıkışa doğru bir defter bulunuyor. Dilerseniz buradaki deftere duygu ve düşüncelerinizi yazabilirsiniz. :) Benden tavsiye müzeyi gezmek istiyorsanız, erken gitmeye özen gösterin çünkü, girişin de baya bir kuyruk oluyor. Erken giderseniz çok beklememiş olursunuz. :) Şunu da hatırlatmak gerekirse müze Pazartesi günleri açık olmuyor. Gidecekseniz eğer Pazartesi günü gitmeyin yoksa boşuna gitmiş olursunuz ve maalesef bir şey görmeden geri dönmek zorunda kalırsınız. Müzenin en güzel ve gurur verici tarafıysa; müze de elde edilen gelir ise, engelli çocuklar ve kız çocuklarının eğitimi için harcanıyor. :) Bilet fiyatları da oldukça makul olarak; tam bilet 5, indirimli bilet 2 tl'dir. Eskişehir'e gezmeye gelipte burayı gezmeden gitmek olmaz mutlaka gezin derim. :)
- SON DURAĞIMIZ; ŞELALE PARK :)
Eskişehir Şahin tepesine inşa edilen bir park. :) Açıkçası çok büyük bir alana sahip değil. Eskişehir'de bulunan diğer parklara oranla daha küçük. Parkın içerisin de yapay bir şelale var. Şelalenin önünde bir kaç fotoğraf çekinebilirsiniz. Onun dışında çocuklar için bir park, uzun bir kaydırak, yel değirmeni ve restaurant bulunuyor. Aslına bakarsanız buraya çıkacaksanız, Eskişehir'in manzarasını izlemek için çıkabilirsiniz. Park tam tepede bulunduğu için özellikle akşamları orada şehir çok güzel gözüküyor. Bunların dışın da Ramazan Aylarının vazgeçilmezi diyebilirim. Ramazan da bu parka çok gelen oluyor. Ben de onlara dahilim. :) Siz de eğer parka çıkacak olursanız,oradaki restaurantta limonata için derim. Bence restaurantın en güzel tarafı orada ki limonata. :) Yalnız şöyle bir uyarı yapıyım. Buraya çıkacak olursanız, ya kendinize ait bir arabayla ya da belediyenin 1 numaralı otobüslerine binip gidin. Yürüyerek gitmeye çalışırsanız çok yorulursunuz. Çünkü parka gitmek için sürekli yokuş çıkmanız gerekiyor.
Bugünlükte benden bu kadar arkadaşlar, inşallah yazdıklarım sizler için yararlı olabilmiştir. :) Sadece tek bir uyarı; müzelere Pazartesi günleri gitmemeye özen gösterin. Çünkü, müzeler Pazartesi günleri açık olmuyor. Umarım güzel vakitler geçirisiniz. :) İyi eğlenceler, iyi gezmeler. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder